KATALOG NOTLARI
– Türkiye İş Bankası’nın 16 Kasım - 30 Aralık 2006 tarihleri arasında düzenlediği “Nedim Günsür Retrospektif Sergisi”nde yer almıştır. (Sergi kataloğu, s.133.) 89
AHMET PİRİŞTİNA KOLEKSİYONU
(*) Sanatçının biyografisi 94. sayfadadır.
NURİ İYEM
Çocukluğundan itibaren gelişen resim tutkusu, Akademi’ye kaydolmasıyla sonuçlandı. Yaptığı çalışmaları, o yılların en önemli sanat etkinliği olan Galatasaray sergilerinde, resimlerini hayranlıkla izlediği Nazmi Ziya’ya gösterdi ve onun teşvikini de aldıktan sonra kaydını yaptırıp derslere başladı.
Nazmi Ziya, Hikmet Onat, Callı ve Levy’nin öğrencisi olan genç ressam, aynı zamanda Feyhaman Duran, Namık İsmail gibi diğer akademi hocalarının fikirlerinden de yararlandı. İyem, Akademi’nin orta bölümünü birincilikle bitirdikten sonra, askerlik görevini tamamladı ve 1940 yılında, dört yıl sonra ilk mezunu olacağı yeni açılan yüksek bölümüne girdi.
1950’li yıllarda yöneldiği soyut anlayış paralelinde ürettiği resimler, onun sanatının üslupla tanımlanamayacağını kanıtlar. Bugün onun soyut resimlerini gördüğümüzde, hangi anlayışta çalışmış olursa olsun sanatın üst seviyede üretimine yoğunlaşmış olduğunu anlarız. 1960’lı yıllarda,
Anadolu insanını onların yaşamını, iç dünyasını, köyden kente göç edenleri ve gecekondu yaşamını anlatan figüratif resimler üretmeye yoğunlaştı.
Bereketli topraklarıyla ve medeniyetler doğuran özelliğiyle; Anadolu’yu bir kadın olarak algılamış ve ürettiği kadın portrelerinde, iç dünyanın aynası olan gözlerin ışığında, bir parçası olduğumuz toplumu tüm gerçekliğiyle yansıttı. Kadınların gözlerindeki ışığın derinliklerinde sadece günümüzün değil, Anadolu insanının geçmiş zamanlardan bugüne uzanan ve nesillerdir değişmeyen acıları, sıkıntıları, sevinçleri, heyecanları ve gelenekleri bulunmaktadır. Nuri İyem sanatı ve sanatçı kişiliğiyle, Türk resim sanatı tarihinin kilit isimlerinden birisidir. Günümüze ulaşan çabalarıyla gerçek bir ‘emektar’ ve nihayet ‘ustaların ustası’ olarak çağdaş Türk sanatının önünde geniş ufuklar açmayı başardı.