KATALOG NOTLARI
Eski Kemal Erhan Koleksiyonu.
Sümbüllerin coştuğu, kasımpatıların dirimsel tazelikle patladığı ölüme direnen bir çiçek demeti. 1914 Kuşağı’nın portre sanatındaki eşsiz yorumcusu bu sefer 1959 tarihli bir resminde bitki dünyasının ayrıntılarına odaklanıyor. Sarı bir kumaş fon önünde taç yapraklarını büken bu çiçekler yaşamsal tazeliklerini yitirmeye başlamışlar. Zaman onlara geri döndüremeyecekleri bir son hazırlıyor. Ressamında muhtemelen hayranlıkla izlediği bu gerçek, adına ölüdoğa dediğimiz bu resim türünün dünyadaki faniliğimize vurgu yapan en güçlü yanı. Sanatçı yaşadığı bu mutluluk ve şaşkınlık anını resimsel tüm parçaların ustalıkla birbirine bağlandığı bu sade kompozisyonda bir kez daha keşfediyor.
FEYHAMAN DURAN
Annesinin isteği üzerine Galatasaray’a girdi. Okulun hocalarından Abdurrahman Şeref Bey’in himayesinde okudu. Resim sanatına ilgi ve yeteneği bu okul sıralarında başladı. Galatasaray’ı bitirince aynı okulda Hüsn-ü Hat hocalığına geçti. Osmanlı Ressamlar Cemiyeti’ne üye oldu. Şevket Dağ, onun portre türündeki çalışmalarını başarılı bulduğundan, Paris’e gönderilmesi için okulun müdürü Tevfik Fikret’e öneride bulundu. Sanatçının Paris’e gitmesi bir başka nedenle, Abbas Halim Paşa’nın kızın için yaptığı portre ile gerçekleşir.
1910’da Paris’e giderek Julian Paul Laurens ve Cormon’dan ders aldı. Yurda döndüğünde
1951’e kadar Sanay-i Nefise’de hocalık yaptı. Intérieur, portre ve natürmortlarıyla tanınan sanatçının resimlerinde serbest renk tuşlarından oluşan esnek bir anlatım göze çarpmaktadır. Portre, izlenimcilikle pek bağdaşmayan bir resim türü olmakla birlikte, kullandığı ışık-gölge aracılığıyla az da olsa bu akımın ilkelerini uyguladı. Sağlam bir çizim anlayışıyla saydam renkleri biraraya getirdi. Feyhaman Duran portrelerinin yanı sıra, genelde gerçekçi bir anlayışın egemen olduğu manzara resimleri de yaptı.
1944-47 arasında Topkapı Sarayı Müzesi için gerçekleştirdiği bir dizi manzara resmi, ayrıntılı
işçilikleri ve gerçekçi yaklaşımlarıyla aynı zamanda birer belge özelliği taşımaktadır. Gene, Topkapı Sarayı’ndan yaptığı intérieur’lerinde mekânın ışık altında değişken görünümlerini de başarıyla tuvallerine aktardı. Natürmortlarında ise önceleri katı bir biçimcilikle çalışırken, daha sonra doğa izlenimlerini geniş renk lekeleriyle yansıttı.
Bunlarda daha çok Gauguin ve Van Gogh gibi post-epresyonistlere yakınlaşan Duran, zaman zaman geleneksel minyatür sanatını temel alarak figürlü kompozisyonlar da gerçekleştirdi.
Galatasaray segilerine katıldı. İlk başarılı portre çalışması olarak bilinen Akil Muhtar portresiyle ödül kazandı. Türk Ressamlar Cemiyeti’nin karma sergilerinde yer aldı. 1938’de hükümetin düzenlediği yurt gezileri programı kapsamında Gaziantep’ten resimler yaptı. Devlet sergilerine düzenli olarak katıldı. Feyhaman Duran kış aylarını Süleymaniye’de dar bir sokak içerisindeki bahçeli evinde, yazları ise Çengelköy’deki yalısında çalışarak geçirirdi. Resim yapmaktan başka bir tutkusu yoktu. 8 Mayıs 1970’de ölümünden kısa bir süre sonra Akademi salonlarında kapsamlı bir sergisi açıldı.